Son birkaç aydır yoğunlaşan Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümü konusundaki diyalog süreci, 21 Mart Newroz/Nevruz Bayramında Abdullah Öcalan’ın mektubunun kamuoyuna açıklanması ile yeni bir aşamaya gelmiştir. Mektupta, silahlı mücadelenin, mücadele biçimi olarak yerini siyasete bırakması gerektiği vurgulanmış ve PKK silahlı güçleri için sınır ötesine çekilme aşamasına gelindiği açıklanmıştır.
İnsan Hakları Ortak Platformu hem bu aşamaya kadar sürdürülen “diyalog” sürecini hem de PKK silahlı güçlerinin Türkiye sınırları dışına çıkması perspektifini olumlu bulmakta ve bu süreci desteklemektedir.
Bu süreç, hükümet tarafından “çözüm süreci” olarak adlandırılmaktadır. Kamuoyunda pek çok kesim tarafından bu adlandırma, “barış süreci” olarak adlandırılmaya tabi tutulmaktadır.
Bu aşamada, diyalog sürecinin sürekliliğinin sağlanması ve kamuoyunun sağlıklı bilgilendirilmesi temel önemdedir.
İnsan Hakları Ortak Platformu,
- Barış konusunda İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin (İHEB) Başlangıç paragrafında belirtildiği şekliyle, “İnsanlık topluluğunun bütün üyelerinde bulunan onurun; eşit ve başkasına aktarılamaz hakların tanınması, dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu” vurgular ve İHEB’in 1. maddesini hatırlatır: “Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar.”
- Yine Evrensel Bildirinin 28.maddesinde belirtildiği şekliyle, hakların ve özgürlüklerin tanımlandığı toplumsal sisteme sahip olmanın herkesin hakkı olduğunu hatırlatır: “Herkesin, bu Bildirgede yer alan hak ve özgürlüklerin tam olarak uygulanmasını sağlayacak bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.”
- Barış ya da çözüm süreçlerini insan hakları ve özgürlüklerinin tanınması, korunması, uygulanması ve geliştirilmesi süreçleri olarak algılamaktadır. O nedenle de bu süreçlere desteğini, bu sürecin aktörlerinin siyasal kimliklerinden bağımsız olarak deklare eder.
- Kamuoyunda tartışılan PKK silahlı güçlerinin sınır ötesine çekilmesinin ya da silahsızlanmanın tek bir doğru formatının bulunmamakta olduğunu; sınır ötesine çekilme ve silahsızlanma konusunda farklı meşru yöntemlerin de uygulanabileceğini belirtir.
- Siyasi kurumların ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra idari ve yargı kurumlarının da iyi niyetle ele alınması söz konusu olan güvenceleri içeren doğru formatı oluşturabileceklerine inanmaktadır.