Değerli meslektaşlarımız ve basın mensupları,
Öncelikle bu anlamlı günde bizleri yalnız bırakmayan siz değerli meslektaşlarımıza ve sesimizi duyurarak her zaman yanımızda olan siz değerli basın mensuplarına hoş geldiniz diyerek başlamak istiyoruz.
Bugün tüm dünyada 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün 101.yıldönümü kutlanıyor. Yaşanan pek çok olumsuzluğun gölgesinde kutlanan bugünde bizler biliyoruz ki, kadınlarımızın pek çoğu neredeyse her gün çeşitli şiddet türlerine maruz kalmaktadır. Kadınlar ya ayrıldıkları ya da hala evli kalmak zorunda oldukları eşleri tarafından şiddete maruz kalmakta ve tecavüze uğramaktadırlar.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığı ülkemizde tablo oldukça vahimdir. Son günlerde yoğun bir şekilde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan Ayşe Paşalı, Tuğba Dilek, Arzu Yıldırım, Ünzile Çalışkan ve daha bunun gibi birçok kadın cinayeti bu vahim tabloyu gözler önüne sermektedir.
Van Barosu Kadın Hakları Danışma Merkezi gönüllü avukatları olarak bizler 17.01.2011 tarihinden itibaren kadın hakları savunuculuğunda söz sahibi olmayı amaçlıyor ve kadına yönelik şiddetin engellenmesi, önlenmesi politikalarının bir parçası olmayı hedefliyoruz. Bu anlamda kadının güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesi çalışmaları yapmak ve yasal mevzuatın kadınlar lehine değiştirilmesi amacı ile baskı unsuru oluşturma gayreti içerisindeyiz. Değiştirilmesini ve iyileştirilmesini istediğimiz düzenlemelerden biri de; hukukumuzda, aile içi şiddetin önlenmesine yönelik 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanundur. Bu kanun aile içi şiddete maruz kalan aile bireyinin özellikle kadınların ve çocukların korunması amacıyla şiddet uygulayan aile bireyi hakkında alınabilecek tedbirleri içermektedir. Bu kanun kapsamında şiddete uğrayan kadın Aile Mahkemesi Hakimliğine hiçbir masraf ödemeksizin başvurarak aynı gün içerisinde koruma kararı aldırabilmektedir.
4320 Sayılı Kanun kapsamında Mahkeme;
- Şiddet uygulayan kişinin 6 aya kadar evden uzaklaştırılması veya eve yaklaşmaması ,
- Telefon ve benzeri iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesi,
- Varsa silahına el konulması,
- Ve bu süre içerisinde geçimini sağlayamayacak durumda olan mağdur kadına nafaka bağlanması, ailenin ortak giderlerinin devam zorunluluğunun sağlanması,
- Psikolojik ve sağlık hizmetleri için çeşitli kurumlara yönlendirilmesi ve bu konuda destek verilmesi gibi tedbirlere karar verebilmektedir.
Mahkeme tarafından verilen bu tedbirlere uyulmamasının cezai yaptırımları da bulunmaktadır.
Ancak söz konusu kanun sadece aile içerisinde ve resmi nikahlı olan eşleri korumaktadır. Oysa ki, bu anlamda ülkemizin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yakın yaşam arkadaşlığını aile sayan kararlarının, ulusal hukukumuz açısından da bağlayıcılığı bulunmaktadır. Buna ilişkin olarak 4320 Sayılı Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı taslağı hakkındaki önerilerimiz şunlardır:
- Yasanın adı değiştirilmelidir “Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu” olmalıdır.
- Yasaya boşanmış olan kadınları da şiddetten koruyan bir düzenleme getirilmelidir. Yasadan “aynı çatı” ifadesi çıkarılmalıdır.
- Yasada sadece resmi evlilikleri değil “her türlü” birliktelik içinde yer alan kadını şiddete karşı koruyan bir düzenleme yer almalıdır.
- Nafaka ile ilgili doğrudan ve en hızlı ödemeyi sağlayacak şekilde düzenleme yapılmalıdır. Buna ilişkin olarak devlet bünyesinde bir fon oluşturulmalıdır.
- Mağdura CMK gereği müdafii atanması, CMK’nın ilgili maddesine atıf yapılarak Yasada yer almalıdır.
- Son olarak aile içi şiddet suçları CMK’nın 100/3.maddesinde yer alan tutuklamayı gerektiren katalog suçlar arasında yer almalıdır.
Bugün toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık anlayışının mağdur ettiği kadının var olma günüdür. Buradan tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyoruz.
Ve Van Barosu Kadın Hakları Danışma Merkezi gönüllü avukatları olarak diyoruz ki; şiddet suçtur, cezasız kalmasın.
[VanKadinKomisyonu] Açıklamayı pdf formatında bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.