Çocuklarımıza Yüzlerinde Gülüşlerin Eksik Olmadığı Yarınlar Diliyoruz

Çocukların yaşam hakları ile ruhsal ve bedensel bütünlüklerini ortadan kaldıran ağır hak ihlallerinin artarak sürmesi ile eğitim, sağlık, barınma ve beslenme hakkına erişimde de yaşanan sorunlar biz insan hakları savunucularını kaygılandırmaktadır.
 
İnsan Hakları Derneği; Çocuk Hakları Çalışma Grubu olarak; 2015 yılının ilk 3 aylık döneminde çocuk hakları alanında yaşanan ihlalleri kamuoyuyla paylaşıyoruz.
 
Resmi verilere göre 2.165 çocuğun halen cezaevlerinde olduğu, her yıl 300 bine yakın çocuğun polis ve adliyeyle ve yılda 10 bin çocuğun cezaevi ve gözaltı ile tanıştığı;
 
7 milyon 500 bin çocuğun kötü koşullarda çalışmak zorunda kaldığı ve 893 bin çocuğun resmen çalışır göründüğü;
 
400 bin çocuğun en zor çalışma alanı olan tarım sektöründe çalışmak zorunda kaldığı,
 
Her yıl binlerce çocuğun cinsel taciz, tecavüz ve işkenceye maruz kaldığı ülkemizde çocuk hakları savunucusu olmak ve evrensel çocuk haklarının ivedilikle ülkemizde kullanır hale getirilmesini talep etmek zorunlu bir insani görevdir.
 
Toplumsal yaşamın her alanı neredeyse çocuklar için birer hak ihlali alanına dönüşmüş durumdadır. Çocuklar için en güvenilir yerler dediğimiz oyun parkları bile çocukların yaşam hakkını elinden alan tehlikeler barındırır hale gelmiştir.
 
Sokakların vazgeçilmez renkleri olan çocuklar sık sık nereden geldiği belli olmayan kurşunların hedefi olmaktadır.
 
Çocukların eğitimlerinden sorumlu olan okullar bazen çocukların çağdışı söz ve eylemlerle cezalandırıldığı ve aşağılandığı yerlere dönüşebilmektedir.
 
Dereler, göller ve denizler, yetkililerin ve büyüklerin tedbirsizliği ve dikkatsizliği sonucu çocuklarımızın canını alan yerlere dönüşmektedir.
 
Caddelerde ve yollarda trafik kazaları en çok çocukların canlarını almaktadır. Kamu binalarında, okullarda, hastanelerde büyüklerin ve yetkililerin yol açtığı ihmaller en çok çocukların canlarını yakmaya devam etmektedir.
 
Denetim yetersizliği sonucu öğrenci servisleri toplu çocuk ölümleri ve yaralanmalarına yol açmaya devam etmektedir.
 
Askeri mühimmat artıkları dikkatsizce ve kuralsızca askeri bölgeler dışına bırakıldığı için çocukların oyun malzemesine dönüşmekte ve çocukların canlarını yakmaya devam etmektedir.
 
Çocukların gözaltına alınması ve tutuklanmasına tüm evrensel hak belgelerinde” istisnai” durumlarda olanak tanınırken; ülkemizde başta toplumsal olaylarda olmak üzere; çocukların karıştığı iddia edilen tüm asayiş olaylarında çocuklar özensizce gözaltına alınmakta ve cezaevlerine konulmaktadır.
 
Öyle ki toplumsal gösterilere katıldıkları için; çocuklara ve ailelerine trafik cezaları bile verilmektedir.
 
Mevcut yasaların çocuklar ve tüm toplumsal kesimler için yol açtığı hak ihlalleri ortada iken; çıkarılan” İç Güvenlik Yasası” ile bu ihlallerin artarak devam edeceği görülmektedir.
 
NİHAT KAZANHAN’ın öldürülmesi olayında olduğu gibi; kolluk güçlerinin ölümden sorumlu olduğuna dair kuvvetli emarelerin olduğu olaylarda bile etkin soruşturma yoluna gitmekte isteksiz davranılmaya devam edilmektedir.
 
Ülkelerinde yaşanan iç savaşlarda canlarını zor kurtaran mülteci çocuklar sağlıksız çadırlarda ya soğuktan ya da ısınmak için kullandıkları ısıtıcıların çıkardığı yangınlarda, trajik bir şekilde can vermektedirler.
 
Evrensel insan hakları belgelerinde ifadesini bulan ” Her çocuğun kendi anadilinde eğitim alma hakkı” ile ” Farklı İnanca mensup yurttaşların çocuklarının tabi tutulduğu zorunlu din eğitimi” uygulaması uluslararası hukuk otoritelerinin kararlarına rağmen devam ettirilmektedir.
 
Sayıları milyonlara varan engelli çocuklar uğradıkları tüm diğer hak ihlallerinin yanında bir de engellerinden kaynaklı olarak pek çok haklarına erişmekte zorluk yaşamaya devam etmektedirler.
 
Kuşkusuz gönüllü bir insan hakları örgütü olan derneğimizin kısıtlı imkânlarıyla çocuk hakları alanında yaşanan tüm ihlalleri tespit etmek mümkün olamamaktadır.
 
2015 yılının ilk 3 ayında derneğimiz çocuk hakları çalışma grubunca toplamda 1970 çocuk hak ihlali tespiti yapılmıştır.
 
Bu hak ihlallerinin 122’sini çocukların yaşam haklarının ihlali oluşturmaktadır. Bu 122 ölümün 13‘ünde intihar iddiası mevcuttur.
 
8’i kolluk güçlerinin müdahalesi sonucu olmak üzere; toplam 640 çocuk çeşitli şekillerde yaralanmaya maruz kalmıştır.
 
Yine bu yılın ilk 3 ayında 205 çocuk gözaltına alınmış 18’i tutuklanmıştır.
 
872 çocuk Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir eğitim kurumu tarafından “potansiyel suçlu” çocuklar olarak kurumun internet sayfasında fişlenerek teşhir edilmişlerdir.
 
Taciz, tecavüz ve işkenceye uğradığını iddia eden toplam 107 vakanın 100 tanesi devletin gözetimi ve denetimi altında bulunan gözaltı yerleri, cezaevleri, yurtlar ve okullarda bu iddiaların yaşandığını belirtmişlerdir. (Gözaltı ve cezaevlerinde taciz tecavüz ve işkenceye maruz kalan çocuk sayısı 57) ( Devlet kurumlarında(okul, yurt) taciz, tecavüz ve işkence iddiası: 43)
 
12 çocuk hakkında kayıp başvurusu resmi makamlara yapılmıştır.
 
Türkiye’nin de 1995 yılında yürürlüğe koyarak taraf olduğu ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ 1989 yılında BM genel kurulunda kabul edilmiş ve dünyada en çok devletin taraf olduğu bir sözleşme haline gelmiştir.
 
Bu ana sözleşmeden başka 19 tanesi bağlayıcı olmak üzere; toplam 27 adet çocuk hakkı temelli uluslararası belge Türkiye tarafından imzalanmıştır. Her ne kadar bazı hükümlere çekince konulmuşsa da bu belgelerde ifadesini bulan hakların eksiksiz kullanılmasını sağlayacak makam kamu otoritesidir.
 
Ulusal ve uluslararası mevzuatta öngörülen hakların çocuklar tarafından kullanılabilir olması için atılması gereken adımlar halen şekli bir çerçevede kalmaya devam etmektedir.
 
Ülkemiz çocuklarının dünyadaki diğer akranlarının kullandıkları tüm hakları kullanarak gerçek bir bayramı yaşayacakları günleri birlikte yaratabileceğimize inanıyor;
 
Çocuklarımıza yüzlerinde gülüşlerin eksik olmadığı yarınlar diliyoruz.
 
 
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ
ÇOCUK HAKLARI ÇALIŞMA GRUBU