Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi (BÇS) Haziran 1992’de Rio de Janeiro Dünya Zirvesi’nde imzaya açılmış ve Aralık 1993’te yürürlüğe girmiştir. Sözleşmenin üç ana hedefi şunlardır: “biyolojik çeşitliliğin korunması, bileşenlerinin sürdürülebilir kullanımı ve genetik kaynakların kullanımından doğan faydaların adil ve hakkaniyetli paylaşımı” (Madde 1).
Türkiye Sözleşmeyi 27 Aralık 1996 tarihinde onaylamıştır.
Biyolojik çeşitliliğin “ortak bir mesele” olarak kavranması ve bunun Devlet egemenliği kavramlarıyla etkileşimi, Sözleşme tarafından kurulan rejimin temelini oluşturmaktadır. Madde 3, Devletlerin “kendi çevre politikaları uyarınca kendi kaynaklarını kullanma konusunda egemenlik hakkına ve kendi yetki veya kontrolleri dahilindeki faaliyetlerin diğer Devletlerin veya ulusal yetki sınırlarının ötesindeki alanların çevresine zarar vermemesini sağlama sorumluluğuna” sahip olduğu ilkesini yeniden ifade etmektedir. Sözleşme’nin diğer bazı bölümleri de egemenlik hakları ile uluslararası sorumluluk arasındaki bu etkileşimi yansıtmaktadır.
Sözleşme, üçüncü hedefi olan genetik kaynakların kullanımından doğan faydaların adil ve hakkaniyetli paylaşımı doğrultusunda, genetik kaynaklara erişim ve fayda paylaşımına ilişkin bir çerçeve oluşturmaktadır (Madde 15). “Devletlerin kendi doğal kaynakları üzerindeki egemenlik haklarını tanıyan” çerçeve, “genetik kaynaklara erişimi belirleme yetkisinin ulusal hükümetlere ait olduğunu” öngörmektedir (Madde 15(1)).
Sözleşme ayrıca hem Devletler arasında hem de Devletler içinde bilgi alışverişi ve katılımı öngörmektedir (Madde 13, 14, 17). Tarafların biyolojik çeşitliliğin korunması anlayışını teşvik etmelerini ve desteklemelerini ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı konusunda eğitim ve kamuoyu bilinçlendirme programları geliştirmede diğer Devletler ve uluslararası örgütlerle işbirliği yapmalarını gerektirmektedir (Madde 13). Madde 14 uyarınca, taraflar uygun çevresel etki değerlendirme prosedürlerini uygulamaya koyacak ve bu prosedürlere halkın katılımına izin verecektir (Madde 14(1)(a)). Sözleşme, yerli halk ve kadınlar da dahil olmak üzere ilgili tüm grupların katılımını özellikle vurgulamaktadır (Önsöz ve Madde 8(j)).