Siyasi aktivist Engin Çeber’in gözaltında ölümünün üzerinden neredeyse dört yıl geçmişken mahkeme, işkence sonucu öldüğü iddia edilen Çeber’in ölümünde polis ve cezaevi infaz koruma memurlarının rollerinin olup olmadığına yeniden karar verecek.
Bakırköy Asliye Mahkemesi, 1 Ekim günü yapılacak duruşmada, 10 Ekim 2008 tarihinde altmış devlet görevlisinin, Çeber’in gözaltındayken başına aldığı ağır darbeler sonucu ölümüne sebebiyet verip vermediğine karar verecek.
Dava, Yargıtay’ın 19 polis ve ceza infaz koruma memurunun Engin Çeber’in ölümünden suçlu bulunduğu ilk mahkeme kararını bozmasından birkaç ay sonra, Şubat 2012’de başladı.
Türkiye’deki insan hakları örgütleri olarak, Türkiye’nin ve adalet sisteminin “işkenceye sıfır tolerans” vaadinin hayata geçirilmesi açısından önemli gördüğümüz bu davada adalet sisteminin işkencecileri cesaretlendirmek yerine işkencede cezasızlığa karşı çıkarak Engin Çeber için adaleti sağlamasını talep ediyoruz.
İşkence ve Kötü Muamele Nedeniyle Ölüm
Çeber, kendisi gibi siyasi aktivist olan Ferhat Gerçek’in 2007 yılında polis tarafından vurularak yaralanmasını protesto etmek üzere 28 Eylül 2008 tarihinde İstanbul’da düzenlenen gösteri sonrasında gözaltına alındı. Çeber’in de aralarında bulunduğu 4 kişi, 30 Eylül 2008 tarihinde memura mukavemet suçundan tutuklandı.
Çeber, iddialara göre gözaltında ve tutuklanarak gönderildiği Metris Cezaevinde maruz kaldığı işkence ve kötü muamele nedeniyle beyin kanaması geçirdi ve kaldırıldığı hastanede 10 Ekim 2008 tarihinde yaşamını yitirdi.
Haziran 2010’da sona eren ilk yargılamada mahkeme dört görevliyi işkence ile ölüme neden olmaktan suçlu buldu ve görevlilere müebbet hapis cezası verdi. Bu karar daha önce hiçbir kamu görevlisinin işkence ile ölüme neden olmaktan suçlu bulunmadığı Türkiye açısından tarihi bir karardı.
2011 yılı Eylül ayında Yargıtay, mahkemenin kararını usul açısından bozarak yeniden yargılamaya karar verdi. Yeniden yargılama süreci Şubat 2012’de başlatıldı.
Türkiye hükümeti ve adalet sistemi, ilk yargılamadaki sorunları da gidererek, Engin Çeber’in ailesinin geç de olsa adaletin sağlandığını görmesini sağlamalıdır.
Bu yargılama, Türkiye’nin, gözaltında işkenceyle ve işkencede cezasızlıkla mücadelede kesin ve yıldırıcı adımlar atmaya başlaması açısından tarihi önem taşımaktadır.
”İşkenceye sıfır tolerans”
Hükümetin Türkiye’de işkenceyi sona erdirme taahhüdü gerçekleşmedi. Çeber davası, kamu görevlilerinin işkence ve kötü muamele uygulamalarının sistematik olarak sürdüğünü gösteren ciddi vakalardan biridir. İşkence ve kötü muamele uygulayan kamu görevlileri hakkında gerekli ve etkin soruşturma işlemlerinin yapılmaması, fiillerinin cezasız kalması işkencecileri cesaretlendirmektedir. Özellikle sokak işkencesine dönüşen toplumsal olaylara müdahale ve burada yapılan işkencenin faillerinin tespit edilememesi ve sorumlular hakkında açılan davaların cezasızlıkla sonuçlanması ya da zaman aşımına uğraması, işkencenin toplum vicdanını yaralayan bir başka boyutudur. “İşkenceye sıfır tolerans” vaadinin hayata geçirilmesi için 27 Eylül 2011 tarihinde onaylanan BM İşkenceyi Önleme Sözleşmesi Ek Protokolü’ne göre oluşturulacak ‘önleme mekanizması’nın mutlak olarak bağımsızlığı güvence altına alınmalıdır.
Biz Türkiye’deki insan hakları örgütleri olarak, Engin Çeber’in ailesinin yetkililerin işkenceyi ve işkencede cezasızlığı sona erdirmeleri çağrısına katılıyoruz.
Engin Çeber’in ablası Şerife Çeber’in dediği gibi, “Bu davayı sadece Engin Çeber’in ailesi olduğumuzdan değil, başkalarının kötü muamele sonucu ölmesini istemediğimiz için sürdürüyoruz.”
İmzacı örgütler:
Helsinki Yurttaşlar derneği (hYd)
İnsan Hakları Araştırmaları Derneği (İHAD)
İnsan Hakları Derneği (İHD)
İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD)
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV)
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi