Türkiye, taraf olduğu tüm uluslararası hak belgelerine rağmen çocukları ne dışarda ne de içerde koruyacak tedbirleri almıyor. Bizzat devletin sorumluluğunda bulunan cezaevlerinde her gün çocukların hakları gasp ediliyor; işkence ve kötü muamele haberleri gelmeye devam ediyor.
2015 yılının ilk günlerinde Cizre, Şırnak, Mardin ve Siirt’te peş peşe çocukların sokaklarda öldürülmesine ve onar onar gözaltına alınmasına tanıklık ettik. Sokaklarda hayatta kalmayı başaran çocuklar cezaevlerinde bunun bedelini ağır bir şekilde ödemeye devam ediyorlar.
Son bir hafta içinde önce Van Cezaevi’nde kalan çocukların avukatlarıyla yapmış olduğu görüşmelerde gözaltı ve cezaevinde bizzat kamu görevlileri eliyle uğradıkları işkence ve kötü muameleye dair raporlar kamuoyuna yansıdı.
Ardından, daha önce de çocuklara kötü muamele ile gündeme gelen Şakran Cezaevi’nde bu kez; devletin gözetimi ve denetimi altında olan çocukların “birbirlerine” uyguladıkları işkence, taciz ve tecavüze dair haberler basın organlarında yer aldı. Çocukların, devletin denetiminde olan bir yerde olduğu göz önüne alınırsa bu ‘kötü muamelenin’ devlet gözetiminde yapıldığını ve sorumluluğun kamu otoritesinde olduğunu hatırlatmak gerekir.
Bilindiği gibi 2012 yılında Pozantı Cezaevi’nde uğradıkları taciz, tecavüz ve kötü muameleyi anlattıkları için çok sayıda çocuk başka cezaevlerine sürgün edilmiş ve bu çocuklar gönderildikleri cezaevlerinde de benzer ağır ihlallere maruz kaldıklarını sürekli ifade etmişlerdir.
İnsan hakları örgütleri ve hukuk bürolarının çocuklarla yaptığı görüşmelerde, çocukların pek çok iddiasının gerçek olduğu ortaya konmasına rağmen; sorumlular hakkında etkin bir soruşturma yürütmek yerine; “görevlilere mukavemet” adı altında mağdur çocuklar hakkında davalar açılmıştır.
Pozantı mağduru çocukların iddiaları ile ilgili sorumlu kamu görevlileri hakkında takipsizlik kararları verilirken; iddia sahibi çocuklar onlarca yıl cezalara çarptırılmış ve hem yargılama süreçlerinde hem de cezaevlerinde adeta hasım olarak görülmüşlerdir.
Benzer bir durum da Sincan Cezaevi’nde yaşanmış, kameraların görmediği yerlerde çocukların kötü muameleye uğradıkları ve “süngerli odalarda”da bu muamelenin sürdüğünü söyleyen çocukların iddialarıyla ilgili bir soruşturma açılmazken; çocuklar hakkında “görevlilere mukavemetten” açılan dava sürmektedir.
Çocukların cezaevlerine konulması ve kapatılmasının çocuklar için yeni mağduriyetlere yol açtığını gören; insan hakları örgütleri ile çocuk hakları örgütlerinin çocuk cezaevlerinin kapatılarak; alternatif adalet uygulamalarına başvurulması yönündeki ısrarları ve çağrıları duyulmak istenmemiştir.
Geldiğimiz aşamada basına ve kamuoyuna yansıyan bilgiler, çocukların cezaevlerine konulması ve kapatılmasının çocuklarda ve toplum vicdanında onarılmaz yaralara yol açtığını bir kez daha ortaya koymuştur. Cezaevlerinin, çocukların yaşamında derin izler bırakan olayların yaşandığı mekânlara dönüştüğü ve çocukların, cezaevlerinden ve bu adalet sisteminden uzak tutulmaları gerektiği ortaya çıkmıştır.
İnsan Hakları Derneği olarak bir kez daha hükümete ve sorumlulara sesleniyoruz;
-Türkiye çocuklarla ilgili taraf olduğu uluslararası belgelerde ifadesini bulan hakların tüm çocuklar için eşit bir şekilde kullanılmasını sağlayacak adımları derhal atmalıdır.
-BM Çocuk Hakları Sözleşmes’inde ve diğer sözleşmelerde çekince konulan maddelerdeki çekinceler kaldırılmalıdır,
-BM Çocuk Ceza Adaleti Sisteminin Uygulanması Hakkında Asgarî Standart Kurallar
(Beijing Kuralları)nın öngördüğü standartlarda bir adalet sistemine geçilmelidir.
-Çocukların Cinsel Sömürü ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi (Lanzarote Sözleşmesi) hükümlerine uygun tedbirleri almalıdır.
-Çocukların cezaevlerine konulmasının yarattığı sorunların son bulması için öncelikle tüm çocuk cezaevleri kapatılmalıdır. Çocuklar için cezaevi dışında, alternatif adalet ve hukuk yolları araştırılmadır. Çocukların tutuklu olarak yargılanması uygulamasına son verilmelidir.
-İşkence, taciz, şiddet ve tecavüz mağduru çocuklar psikolojik ve sosyal destek programlarından yararlandırılmalıdır.
-Çocuklara yönelik işlenen suçlarla ilgili etkin soruşturma mekanizmaları kurulmalı ve çocuklara yönelik suçlarda cezalar caydırıcı hale getirilmelidir.
– Mevcut durumda çocukların tutulduğu tüm cezaevleri ile çocukların kaldığı kapalı mekânlar insan hakları örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin denetimine açılmalıdır.
Çocukların maruz kaldığı kötü muamelenin önüne sadece insan hakları örgütlerinin çabasıyla geçilemeyeceğini belirtiyor; tüm kamuoyunu çocuklarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.
“İnsanlık, çocuklara en iyisini sunmayı borçludur”
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ