Pillay, Türkiye Hükümeti ve sivil toplumunu gerilimi azaltmak için acil olarak harekete geçmeye çağırıyor
CENEVRE (18 Haziran 2013) – Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, Salı günü Türk Hükümeti’nin İstanbul’daki Gezi Parkı’ndaki gelişmelere dair faaliyetleri mahkeme karar verene dek askıya alma ve daha sonra meseleyi yerel referanduma götürme yönündeki geçen haftaki kararını memnuniyetle karşıladı. Pillay, Türkiye Hükümeti ve sivil toplumunu bu karara dayanmaya ve gerilimi düşürecek şekilde hareket etmeye çağırdı.
Pillay “Havanın hâlâ oldukça gergin olduğu açık ve yetkililerin, protestolara başlangıçta yapılan ve pek çok yaralanmaya sebep olan son derece ağır müdahalenin hâlâ sorunun büyük bir bölümünü oluşturduğunu anlaması gerek. Bu müdahale nedeniyle protestoların kapsamı yönetimin toplantı özgürlüğü ve düşünce ve ifade özgürlüğü gibi temel haklarla ilgili yönlerini kapsayacak şekilde genişledi.” dedi.
Gezi Parkı için önerilen yeniden planlamaya yönelik olan başlangıçtaki gösteriler daha geniş çaplı hükümet karşıtı gösterilere dönüştü ve bu gösteriler sırasında binlerce kişi yaralandı veya biber gazından etkilendi. Şimdiye dek, birisi bir polis memuru olmak üzere en az dört kişi öldü; ancak bu ölümlerin bir kısmının sebebinin açıklığa kavuşturulması gerekmekte.
Yüksek Komiser “Kamuoyunun büyüyen haykırışı ve büyük çaplı gösteriler sırasında Hükümet polis güçlerinin görevlerini yürütürken aşırı güç kullanmaya başvurmaması ve başka insan hakları ihlallerine yol açmamasını sağlamak için gerekli bütün önlemleri almalıdır.” dedi. “Amaç zarar ve yaralanmaları en aza indirmek ve insan yaşamına saygı göstermek ve onu korumak olmalıdır.”
Pillay “Polisin barışçıl gösterici gruplarına karşı aşırı güç kullandığı yönündeki iddialar karşısında özel olarak endişeliyim çünkü bu durum sağlığa ciddi zarar vermiş olabilir.” diye ekledi. “Göz yaşartıcı gaz kapsüllerinin ve biber gazının insanlara yakın mesafede atıldığı veya kapalı alanlarda kullanıldığı yönündeki haberlerin ve plastik mermilerin amacı dışında kullanıldığı yönündeki iddiaların hızlı, etkili, güvenilir ve şeffaf biçimde soruşturulması gerekmektedir.”
Pillay “Kolluk birimlerinin eylemlerinden dolayı hesap vermesinin sağlanması toplumsal huzursuzluk zamanlarında vazgeçilmezdir. Eğer yetkililerinin hukukun üstünlüğüne bağlı kalma yönündeki isteğine olan güven tamamen yeniden kazanılmak isteniyorsa her türlü aşırı güç kullanımı cezalandırılmalıdır.” dedi.
Yüksek Komiser, Hükümet’in gösteriler sırasındaki polis faaliyetlerinin her zaman uluslararası insan hakları yükümlülükleri ve BM Kolluk Kuvvetlerinin Davranış Kuralları ile BM Kolluk Kuvvetlerinin Kuvvet ve Ateşli Silah Kullanımına Dair Temel İlkeleri’nin de aralarında bulunduğu polis faaliyetlerine ilişkin uluslararası standartlara uygun olmasını sağlamak zorunda olduğunu söyledi.
“Yetkilileri barışçıl toplantı ve gösterileri kolaylaştırmaya ve korumaya çağırıyorum. Yetkililerin, bazı bireylerin aynı derecede kınadığım münferit şiddet eylemlerinin veya diğer suç teşkil eden fiillerinin, başkalarını barışçıl toplantı yapma hakkından mahrum bırakmak için kullanılmamasını sağlaması gereklidir.”
Yüksek Komiser suç teşkil etmeyen fiillerden dolayı aralarında avukatların ve Twitter gibi sosyal medya kullanıcılarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin keyfi olarak gözaltına alındığına dair haberlerden endişeli olduğunu söyledi.
Pillay alıkonulan bazı kişilerin kötü muameleye maruz kaldığına dair iddialar hakkında özel endişesini dile getirdi ve “bu iddialar acele olarak soruşturulmak zorundadır ve varsa failler adalete teslim edilmelidir. Hükümet aşırı güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanmasının ve gerçekleştirdiği diğer ağır insan hakları ihlallerinin mağdurlarına uygun giderim sağlamalıdır.” dedi.
Pillay, Türkiye’deki mevcut durumunun insan hakları çerçevesinde ele alınması, “bu büyük zorlukları fırsata dönüştürebilir; çünkü bu durum ülkenin hukukun üstünlüğüne yaklaşımında hala mevcut olan birtakım sistemik sorunları çözmek için ortam hazırlamaktadır.” dedi. Ne var ki bunun gerçekleşmesi için sivil toplumun geniş bir kesiminin uzun vadeli bir çözüm arayışına tam olarak katılması gerekmektedir, diye ekledi ve Türkiye’de insan haklarının daha fazla gelişmesi yönündeki çabalara makamının desteğini sundu.