BASIN AÇIKLAMASI
18 EKİM’DE DİYARBAKIR’DA GÖRÜŞÜLMEYE BAŞLAYACAK DAVADA, İÇİNDE İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARININ DA OLDUĞU 153 KİŞİ YARGILANACAK.
Nisan 2009 tarihinde başlayan ve yakın zaman kadar süren operasyonlarda, Barış ve Demokrasi Partisi’nin üyeleri, belediye başkanları, belediye görevlileri, sendika ve dernek yöneticileri gözaltına alınmış, birçoğu da tutuklanmıştı. Tutuklananlar arasında İnsan Hakları Derneği’nin Genel Başkan Yardımcısı avukat Muharrem Erbey, Diyarbakır şube yöneticileri Roza Erdede ile Aslan Özdemir bulunmaktadır.
İnsan hakları savunucusu, bireysel olarak ya da başkalarıyla birlikte (örgütlü olarak) insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çalışan kişi demektir. Birleşmiş Millet İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi (9 Aralık 1998), insan haklarını savunma hakkından ve hak savunucularına tanınan haklardan söz eder. Belirtilen durumda, insan haklarını savunma hakkına saygı gösterilmesi gerekir.
İnsan hakları ancak hakların ve özgürlüklerin güvence altına alındığı sistemlerde korunabilir ve gelişebilir. Bu sistemler demokratik sistemlerdir. Demokratik sistemler farklı fikirlere, inançlara ve kültürlere kendilerini korumaları, geliştirebilmeleri, ifade edebilmeleri ve örgütlenebilmeleri için olanak tanıyan sistemlerdir. Bu nedenle ifade ve örgütlenme özgürlüğü demokratik sistemlerde korunur. Demokratik sistemlerde; benimsenen düşünce-benimsenmeyen düşünce ayrımı yoktur; “hoşa gitmeyen düşünce” sahipleri de korunur. Yani demokratik sistemlerde her görüş rahatlıkla açıklanabilir, bu yolla da çoğulculuk sağlanabilir.
İnsan Hakları Derneği yöneticileri Muharrem Erbey, Roza Erdede ve Aslan Özdemir de insan haklarıyla ilgili faaliyetleri nedeniyle, Nisan 2009 tarihinde başlayan operasyon kapsamında soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalmış ve tutuklanmıştır. Bu uygulama, insan hakları savunucularının üzerinde “yargı baskısı” olarak nitelendirilebilir ve kabul edilemez.
18 Ekim’de haklarındaki davaların görüşüleceği kişilerin çoğunluğu, Erbey gibi, yasal kimlikleriyle yasal ve meşru platformlarda, -belediyelerde, derneklerde,sendikalarda ve siyasi partilerde- görev yapan insanlardır. Türkiye demokrasisinin gelişebilmesi için geçmiş yıllarda başvurulan Türk Ceza Kanunu’nun 141-142. madde uygulamalarına geri dönülmemesi çok önemlidir. İnsanlar, legal alanda ve şiddete başvurmadan sürdürdükleri faaliyetleri ve düşünceleri nedeniyle gözaltına alınmamalı, tutuklanmamalı, takibata uğramamalı, legal faaliyetler insanların karşısına illegal faaliyetler olarak çıkarılmamalıdır. Bu durum hukuk güvenliğinin olmadığına işaret eder, hukukun üstünlüğünün zedelenmesine yol açar.
Hukukun üstünlüğü ilkesi; insan hakları ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesinde anahtar kavramlardan birisi olarak, bireyin hakları ve özgürlüklerine kamu makamlarının müdahalesinin etkili bir denetimini ifade eder. Bu denetimi yerine getirecek olan bağımsız ve tarafsız yargıdır.
İnsan Haklar Ortak Platformu olarak; 18 Ekim’de başlayacak davayı “kişi özgürlüğü ve güvenliği” ve “adil yargılanma” hakları bağlamında izleyeceğiz. İnsan hakları savunucuları Muharrem Erbey, Roza Erdede ve Aslan Özdemir ile ilgili olarak da “İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirisi” çerçevesinde, insan haklarını savunma hakkını savunacak, dünyanın pek çok yerindeki diğer insan hakları savunucularıyla birlikte dayanışmamızı gösterecek, davasını takip edeceğiz. İnsan Hakları Ortak Platformu olarak Herkes İçin Adalet talebimizi bir kere daha paylaşıyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.
İNSAN HAKLARI ORTAK PLATFORMU