İnsanlığın zaferi barış olacaktır

Yine bir dünya barış gününün yıldönümü, Dünya Barış Konseyi’nin, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı günü “Barış Günü” kabul ettiği 1 Eylül. Bu savaşın yaşanan son savaş olması dileğiyle yıllar sonra böyle bir karar kabul edilmiş ve barıştan yana olan insanlar tarafından sevinçle karşılanmıştır.

Peki, o günden sonra barış geldi mi dünyaya? O günden bu yana ne oldu dünyada? Savaşların, yol açtığı yıkımlardan, acıların artmasından başka… O halde insanlığın ilerlemesine engel olmaktan başka ne işe yarıyor savaş denilen olgu; kimi sürekli sömürüden, kimi doyumsuzluktan, kimi geçmişe kilitli ön yargılardan, kimi hükmetme arzusundan kaynaklanan ve her yaşandığında insanlık değerlerinden kocaman parçalar alıp götüren, o parçaların yerine kin ve nefret dolduran savaşlar.

Anlaşılmayan nedir ki bu kadar acımasız yöntemlere başvurulur? Yeryüzünün insanlara sunduğu değerler midir paylaşılamayan? İnsanların özgür ve haklarıyla yaşamalarına karşı çıkmak neden? Barış olsun, kan, vahşet istemiyorum diyenlere bu kadar zulüm neden?

Barış, anlaşılmaz bir kavram değildir, en az savaş kadar gerçektir. Barışı anlaşılmaz kılan savaştan çıkarları olanlardır.

Barış, insanların, halkların sınırsız eşitliği ve kardeşliğidir.
Barış, her türlü sömürüye, adaletsizliğe, eşitsizliğe karşı ezilenlerin ortak değeridir.
Barış, onu yok sayan diktatörlerin ve devletlerin değil, bütün insanlığın ortak değeridir.

Ülkemizin de barışa ve barış değerlerine ihtiyacı var. Çeyrek yüzyıldır devam eden silahlı çatışmaları devam ettirmenin bedelini daha fazla ödemek istemiyoruz. Kalıcı bir çatışmasızlık ortamı ve bu ortamda sorunlarımızı demokratik yollardan çözmek istiyoruz. Devam eden tek taraflı ateşkesin kalıcı bir çatışmasızlık ortamına dönüşmesi için, hükümeti sorumlu davranmaya ve operasyonları durdurmaya davet ediyoruz. İnsan haklarına dayalı yeni bir demokratik anayasada barışın temel bir hak olarak düzenlenmesini diliyoruz.

İNSAN HAKLARI DERNEĞİ