Çalışma Alanları
hYd, yaşamlarını biçimlendiren karar ve eylemlerde, yurttaşların bizzat söz sahibi olmaları ilkesinden hareket eder. Toplumsal sorunların çözümünde, tarafların bu sorunları tartışabilecekleri ve birlikte çözüm üretebilecekleri ortamları yaratmaya özen gösterir. Diyalog, çözüm üretme ve uzlaşma çizgisini oluşturmaya çalışır.
Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin Türkiye’deki faaliyetinin başlangıcına kaynaklık eden ve uluslararası bir çalışma konferansı olarak nitelenen Helsinki Yurttaşlar Meclisi (hCa – Helsinki Citizens’ Assembly) ise, barış, insan hakları, çevreyi tahrip etmeyen bir ekonomi, uluslararası demokrasi ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde faaliyet gösteren toplumlar arası bir dayanışma ve ilişki ağıdır.
Avrupa’da, barış ortamına elverişli şartların geliştirilmesine zemin hazırlayan Helsinki Nihai Senedi, Doğu-Batı bloklarına ayrılmış bir dünyada insan haklarını, bütün toplumların saygı göstermesi gereken ortak bir değer haline getirmiştir. Meclisin ve derneğimizin adında yer alan Helsinki sözcüğü, sözleşmenin bu tarihsel anlamına bir göndermedir. hCa, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) ve Paris Þartı ile devletler düzeyinde devam eden bu sürecin, sivil tabana yayılmasını ve toplumlar arası diyaloğun zenginleştirilmesini hedefler.
Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin çalışma alanları, şu başlıklar altında sıralanabilir:
-
Azınlık hakları ve çokkültürlülük
-
Çatışmalara karşı sivil yaklaşımlar
-
Hukukun üstünlüğü
-
İnsan hakları ve yurttaş katılımı
-
Yerel demokrasi ve sivil toplumun güçlendirilmesi
- Avrupa Birliği bütünleşme süreciHelsinki Yurttaşlar Derneği, çalışmalarını belirli temalar çerçevesinde kampanya ve proje temelinde yürütür, amaçlarını gerçekleştirmek için ulusal ya da uluslararası düzeyde konferans, toplantı, seminer, panel, sempozyum ve sergiler düzenler, görsel, işitsel ve yazılı yayınlar yapar, benzer alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ve kurumlarla işbirliğinde bulunur.
Azınlık Hakları ve Çokkültürlülük
Çokkültürlülük, günümüzde gelişmiş bir toplum olabilmenin ve birlikte yaşayabilmenin kilit kavramlarından sayılıyor. Kimlik politikaları ve “öteki” sorunu ise uzun zamandır süren, daha da süreceğe benzeyen tartışmaların merkezinde yer alıyor.