AKBELEN ORMANINA SALDIRI İNSAN HAKLARINA SALDIRIDIR!

Muğla’nın Milas ilçesi Yeniköy Termik Santrali’nin bulunduğu İkizköy’ün eski yerleşkesi olan Işıkdere mevkiinde bulunan Akbelen ormanlarında ağaç kesimi yapılması planlanıyor. Bu plan bölgeye yakın linyit sahasını genişletmek için hayata geçirilecek. Bu plan gerçekleşirse önce 740 dönümlük bir ormanlık alan yok edilecek, sonrasında da 3000 dönüme yakın zeytinlik ve tarım alanlarının maden işletmesine açılması söz konusu olacak. Yöre halkı ve çevreciler buna karşı mücadele veriyor. Yöre halkının güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkı başta olmak üzere birçok hak ihlaline konu müdahaleler yoğun bir direnişle karşılaşıyor. İnsana ve doğaya karşı yürütülen çabaların tümünde görüldüğü gibi korunması gereken tabiat, şirketlere aktarılacak mali kaynaklara feda edilmektedir. Bu yapılırken de insan hakları ağır bir şekilde ihlal ediliyor.

Şüphesiz Akbelen mücadelesi öncelikle bir çevre mücadelesi. Başta BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin ve Paris Anlaşmasının tarafı olan Türkiye’nin çevre yükümlülüklerini ihlal etmesine karşı bir mücadele.

Bununla birlikte, bu mücadele aynı zamanda bir insan hakları mücadelesi.

Öncelikle geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun kabul ettiği üzere temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşamak bir insan hakkıdır. Bu hakla paralel olarak Anayasanın 56. maddesi, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını korumaktadır. Çevresel konularda bilgiye erişimin sağlanması ve halkın katılım araçlarının geliştirilmesi sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının korunabilmesi ülkemizde Anayasal bir gerekliliktir. Temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı; soyut, içi boş bir hak değildir. Temiz, sağlıklı, sürdürebilir bir çevre yutak alanların yok edilmediği, ormansızlaştırmayla mücadele edilen bir siyasi irade ile hayata geçirilebilir.  

Öte yandan insan haklarının evrensel, bölünmez, birbirine bağlı ve kendi içlerinde birbirleriyle ilişkili bir bütün oldukları unutulmamalıdır. Bir amaç olarak sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına ulaşmak Anayasa ve uluslararası insan hakları sözleşmelerinde korunan temel haklara ilişkin güvencelerin etkin bir şekilde uygulanması ile mümkün olabilir. Bilgiye erişim, katılım, barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğü adalete erişim gibi medeni ve siyasal haklar ile yeterli konut hakkı, kalkınma hakkı gibi ekonomik ve sosyal hakların işlevsiz kılındığı bir siyasal ortamda sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı da boş bir vaatten öteye geçmemektedir.

Akbelen ormanlarına yönelik saldırı; ormanlık alanı çevresinde yaşayan ve kültürel ve geçimsel bağları olan yöre halkının güvenli, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşama hakkına yapına yapılan ağır bir müdahale niteliğini taşıyor. Ama müdahalenin etkileri bununla sınırlı değil. Buna ek olarak, Akbelen ormanlık alanının katledilmesi ve buna gösterilen tepkiye karşı devlet yetkililerinin kullandığı orantısız ve sınırsız güç, yukarıda açıklanan insan haklarının bütünlüğü ilkesinin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. İki ticari şirket; sonuçlarını, doğaya ve insan hayatına etkilerini umursamaksızın yüzlerce dönümlük orman alanını yok etmek istemektedir. Bu zalimce plana karşı çıkan köylülerin, aktivistlerin sesini susturmak için ise devlet zoru devreye girmekte, insanlar doğayı savunduğu için dövülmekte, tartaklanmakta haksız yere özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır.

Bir orman katliamı aynı zaman barışçıl toplanma hakkını, kişi özgürlüğünü, özgür ve bağımsız ifadeyi boğan, ormanı katletmeyi değil ormanı korumayı suç sayan zincirleme bir insan hakları sorunu haline gelmiştir. Bu haliyle, devlet şirketlerin yanında ve fakat halkın karşısında yer almakta, çok boyutlu ve katmanlı insan hakları ihlallerinin sistematik hale gelmesine yeşil ışık yakmaktadır.

Henüz yargı süreçleri tamamlanmamış ve çevresel etki değerlendirmesi yapılmamış olan Akbelen’de, ağaç katliamına son verilmesi, barışçıl protesto hakkını kullananlara yönelik olarak uygulanan keyfi ve işkence boyutlarına ulaşan sınırsız şiddete ivedilikle son verilmelidir.

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği- Hak İnisiyatifi Derneği-İnsan Hakları Derneği-

İnsan Hakları Gündemi Derneği-Yurttaşlık Derneği