Toplumun farklı kesimlerinden 20 bin insanın bizzat imzaladığı, binlerce yurttaşı temsil eden 100’ü aşkın örgütün de desteklediği TCY’nın 301. maddesine ilişkin yasa değişikliği önerimizi sizler aracılığıyla komuoyu ile paylaşmak için buradayız.
Biz, TCY’nın 301. maddesinin ivedilikle yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz.
Kampanya web sitesi: www.ihopdusunceozgurlugu.org
Sayın Basın Mensupları
Toplumun farklı kesimlerinden 20 bin insanın bizzat imzaladığı, binlerce yurttaşı temsil eden 100’ü aşkın örgütün de desteklediği TCY’nın 301. maddesine ilişkin yasa değişikliği önerimizi sizler aracılığıyla komuoyu ile paylaşmak için buradayız.
Biz, TCY’nın 301. maddesinin ivedilikle yürürlükten kaldırılmasını talep ediyoruz.
Çünkü,
TCY 301. madde, içeriği itibariyle devleti ve kurumlarını yurttaşlarına karşı tabulaştırarak korumakta olan çağdışı bir düzenlemedir. Demokrasi, öncelikle kamu kurumları da dahil olmak üzere, hiç bir kurum, kavram ve ideolojinin tabulaştırılmadığı bir yaşam biçimidir. Bu tabulaştırma, toplumunun bütününü ilgilendiren konuların özgürce tartışılamadığı bir ortam yaratmaktadır. Böyle bir ortamda toplumsal barış zedelenmekte, düşünce farklılıkları kolaylıkla düşmanlığa dönüştürülebilmekte ve şiddeti körüklemektedir. Hrant Dink’i öldüren tetiğin çekilmesinde de 301. maddesinin rolü işte burada ortaya çıkmaktadır.
Böyle bir yasanın uygulanması hangi kavramsal çerçeve içinde olursa olsun, kabul edilemeyecek bir insan hakları ihlalidir. Onur ve haysiyet kırıcı fiiller, ancak toplum içinde kin, nefret, ayrımcılık ve ırkçılık yaratıyorsa cezai bir yaptırıma konu olmalıdır. Bu fiilerde de, salt aşağılama değil, yaratılan veya yaratılmak istenen ırkçılık ve ayrımcılık cezalandırma nedenidir. Bunun dışında kalan ve salt aşağılamayı suç haline getiren düzenlemeler ise temel hak ve özgürlüklerin haklı bir sınırlandırma nedeni değildir. Günümüzde bu fiilleri suç kabul eden hükümler ceza kanunlarından çıkarılarak, bireylere yönelik olanlar tazminat hukuku çerçevesinde ele alınmakta, kurumlara ve sembollere yönelik fiiller ise suç olmaktan çıkarılmaktadır.
301. madde basın özgürlüğünün tam olarak kullanılmasının önünde önemli bir engeldir. Türkiye, aşağılama suçundan dolayı çok sayıda dava açılması ve mahkumiyet kararı verilmesi nedeniyle basının tam özgür olmadığı bir ülke olarak değerlendirilmektedir. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün basın özgürlüğü sıralamasında 2006 yılında Türkiye 98. sırada yer almaktadır.
Aşağılamanın bir fiil olarak suç sayılması, suç ve cezaların yasallığı genel ilkesine de aykırılık oluşturur. Uluslararası hukuk ve Anayasa’da düzenlenen cezaların yasallığı ilkesine göre, insanların hangi fiillerin suç oluşturduğunu öngörebilmesi, suçların açık ve net bir şekilde yasalarda tanımlanması ile mümkün olur. Böylece bireylerin fiillerinin suç oluşturup oluşturmadıklarını önceden bilmeleri sağlanır. 301. madde ile ilgili davalarda fiilin suç olup olmadığı, ancak bilirkişilerin, savcıların ya da yargıçların yorumuna bağlı bırakılmıştır. Yorumun bu derece rol oynadığı bir suça varlık kazandırılması, bireylerin özgürlükleri tehdit etmekte, suçları muğlaklaştırmakta, keyfiliği ön plana çıkarmaktadır.
Demokratik ülkelerde, yazar ve gazeteciler benzeri düzenlemelerle yargılanmamaktadır. Yazarlara ve gazetecilere yönelik olarak Fransa’da aşağılama suçları 1969 yılından beri yargı organları tarafından kullanılmamaktadır. Avusturya, Danimarka, Federal Almanya, Hollanda, Norveç, Portekiz ve İtalya’da da durum farklı değildir. İsveç ise bu filleri 30 yıl önce yasalardan da çıkarmıştır. İster aşağılama, ister “tahkir ve tezyif” diyelim, bu kavramlarla suç yaratılması, özgürlükçü bir hukuk düzeni ile bağdaşmaz. Haysiyet kırıcı davranış anlamına gelen tahkir, ancak insan onuruna yöneldiği zaman incitici olabilir. Soyut varlıklar ve kurumlar bu türden bir incinme ve yaralanmanın konusu olamazlar.
Küçültme ve aşağılama anlamına gelen tezyif ise, hakaret düzeyine ulaşmayan bir kınamadır. Bir bireye yönelmesi halinde bile suç oluşturmayan böyle bir fiilin, kurumlara yöneldiğinde suç sayılması kabul edilemez.
İfade özgürlüğü, ancak ırkçılık, ayrımcılık ve şiddete çağrı içermesi durumunda sınırlandırılmalıdır .
Sayın Basın Mensupları,
Demokratik bir hukuk devletinde kamu düzeninin sağlanması, ancak özgürlüklerin korunması ile mümkündür. Özgürlükler arasında bir hiyerarşi bulunmamakla birlikte, tüm dünyada üzerinde uzlaşılan ortak nokta, ifade özgürlüğünün demokratik toplumun temelini oluşturduğu gerçeğidir. Eğer demokrasimizi geliştirmek istiyorsak öncelikle bu özgürlüğün önündeki başta TCY 301. madde olmak üzere tüm engelleri kaldırmalıyız.
Toplumsal barışı ve adaleti geliştirmek için yapılacak ilk iş olarak da, ceza yasasından 301. maddenin tümüyle kaldırılmasını istiyoruz.
20 BİN YURTTAŞ
100’ü AŞKIN SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ
HELSİNKİ YURTTAŞLAR DERNEĞİ, İNSAN HAKLARI DERNEĞİ, MAZLUMDER, TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VAKFI, ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ TÜRKİYE ŞUBESİ, BARIŞ GİRİŞİMİ
Kampanya web sitesi: www.ihopdusunecozgurlugu.org