Yaşasın 1 Mayıs: Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü Biji Yek Gulan

İşçi ve emekçilerin uluslararası mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, işçi sınıfına yönelik ağır hak ihlallerinin yaşandığı bir dönemde kutlamaya çalışıyoruz. Bütün emekçileri yıkıma uğratan ekonomik kriz süreçlerinin yıkıcı sonuç ve bedeli, Küresel sermaye kurumları ve iş birliği içinde oldukları siyasal iktidarlar tarafından yeniden yüksek refah, iş, iyi yaşam vaadiyle çalışanlara yüklenmektedir. Ancak hiçbir zaman emekçilerin bütün fedakârlıklarına rağmen işçilerin, işsizlerin, yoksul halkların sorunu çözülmediği gibi yeniden üretilen krizlerin bedeli emekçilere ödetilmektedir.
İnsanca yaşamanın, çalışmanın, beslenmenin, barınmanın kısacası ekonomik ve sosyal hakların temel insan hakkı olduğunu ancak bu hakların, sermaye sınıfı ve siyasal iktidarların aşırı kar ve mülkiyet hırsıyla yok edilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz. Çalışma ilişkileri, ekonomik ve sosyal haklar alanındaki tüm uygulamaların giderek emeğin aleyhine düzenlendiğini görüyoruz.
Emekçiler açısından 1977 yılında 1 Mayıs gösterileri sırasında göstericilere yönelik gerçekleştirilen saldırı sonucu yaşanan katliam nedeniyle emekçilerin, sendika ve sivil toplum kuruluşlarının büyük önem atfettiği TAKSİM’de 1 Mayıs’ı kutlama talebi mevcut siyasal iktidar tarafından her defasında şiddetle engellenmekte, TAKSİM Meydanı emekçilere yasaklanarak emekçilerin kazanılmış haklarının her zaman geri alınabileceği ve moral, motivasyonlarının kırılabileceği gösterilerek siyasal ve fiziksel şiddet uygulanmaktadır.
Endüstriyel alanlarda maden ocakları ve diğer tüm sektörlerde yaşanan ağır çalışma koşulları, katliama dönüşen iş cinayetleri, güvencesiz ve uzun çalışma süreleri, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma gibi uygulamalar 19.YY kapitalizminin koşullarını aratmayacak ölçüde vahşileşmiş bulunmaktadır. Sadece 2014 yılında 1886 işçi iş kazası adı verilen iş cinayetleri sonucunda yaşamını yitirmiştir. Bu tablo dünyada ki en ağır ihlal bilançolarından birisidir.
Çalışma alanlarında sömürü dayanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Kayıt dışı istihdam çocuk ve kadın emeği üzerinden sömürü sistemi adeta kurumsallaştırılmaktadır. Dünya’da 200 milyondan fazla işsiz kapitalizmin garanti edemediği bir iş bulmaya çalışmaktadır. Tarım kesiminde çalışan yoksul çiftçiler, esnaf ve zanaatkârlar, balıkçılar, Memurlar İşçiler emekliler, işsizler sistemin direkt ya da dolaylı ağır vergi yükü altında ezilmekteler.
Gerçekleştirilen özelleştirmeler sonucunda kamu mallarıyla yeni ve iktidara yakın bir sermaye sınıfı oluşturulurken, emekçilerin serbest örgütlenme, Grev ve Toplu sözleşme hakkı ortadan kaldırılarak hükümet yanlısı sendika anlayışı ikame edilmektedir.
Yaşanan bu saldırı ve anti demokratik uygulamalara karşı, emekçilerin kendilerini savunmaları bu saldırılara karşı çıkmaları meşru bir haktır. Emekçiler için hak ve özgürlüklerinin tasfiyesine karşı birleşik mücadeleyi örgütlemek, saldırıları durdurmak ve geriletmek son derece kaçınılmaz hale gelmiştir.
YAŞASIN 1 MAYIS
BİJİ YEK GULAN
 
İNSAN HAKLARI DERNEĞİ